Peki Ne Yapmalı?

 Kendini Düşünen Akrabalar ve İnsanlar: Hayatın Görünmeyen Yükü


Hayat bazen sadece dışarıdaki yabancılarla değil, en yakınlarımızla sınar bizi. İnsan ister istemez şunu fark ediyor: Herkes dost gibi görünse de herkes gerçekten dost değil; herkes akraba olsa da herkes aile gibi davranmıyor.



Özellikle akrabalar arasında bu durum daha da belirgin olur. Kimi akrabalar vardır; sevinçte, acıda, düğünde, cenazede yanındadır, seni gerçekten gönülden ister. Ama bir de vardır ki, hep kendi çıkarını düşünür. Onların sözlerinde, davranışlarında “ben” ön plandadır. Senin derdin, senin mutluluğun onların gündeminde fazla yer etmez.


Kendini Düşünmenin Görünüşte Normal Hali


Aslında kendini düşünmek, insan doğasının bir parçasıdır. Hepimiz hayatta kalmak, mutlu olmak, kendi yolumuzu çizmek isteriz. Ama işin kırıcı yanı, bunun karşı tarafın hakkını gasp ederek yapılmasıdır. “Ben mutlu olayım da sen ne yaşarsan yaşa” anlayışı, işte burada devreye girer. Özellikle akrabalık ilişkilerinde bu çok daha ağır gelir. Çünkü insanda şu beklenti vardır: “Kan bağı olanlar bana sahip çıkar.”


Fakat gerçek hayat öyle işlemiyor. Bazen en çok güvendiğin, “O bana sırt çevirmez” dediğin akraban, seni en zor anda yalnız bırakabiliyor.


Miras, Paylaşım ve Çıkar Çatışmaları


Kendini düşünen akrabaların en çok yüzünü gösterdiği anlardan biri de miras meseleleridir. O güne kadar “can ciğer kuzu sarması” görünen insanlar, iş menfaate gelince bambaşka birine dönüşebiliyor. Bir parça toprak, üç beş kuruş için kardeşin kardeşe, amcanın yeğene, teyzenin yeğene düşman olduğu çok görülmüştür. Oysa kimse yanına bir şey götürmüyor; ama insanın hırsı bazen gözünü öylesine bürüyor ki akrabalık bağı önemini yitiriyor.


Dost Görünümlü Yabancılar


Sadece akrabalar değil, çevremizdeki bazı insanlar da aynı şekilde davranır. Yüzüne gülüp arkandan seni hiçe sayanlar, kendi işine geldiğinde arayıp işine gelmediğinde ortadan kaybolanlar… İşte bunlar da aslında kendini düşünen insan tipinin farklı bir yansımasıdır.


Peki Ne Yapmalı?


İnsanın içi kırılıyor, bazen öfkeye kapılıyor ama aslında en sağlıklısı şu:


Beklentiyi azaltmak. İnsanlardan “Benim için de aynı fedakârlığı yapar” beklentisi taşımak yerine, herkesin kendi kapasitesince davranabileceğini bilmek.


Mesafe koymak. Seni sürekli kıran, çıkarını önde tutan akrabalara mesafeni korumak. Kan bağı olsa da kalp bağının kurulmadığı yerde çok da ısrarcı olmamak.


Kendi değerini bilmek. Başkalarının bencilliği seni eksiltmez. Tam tersine, onların kim olduğunu daha net görmeni sağlar.


İyi insanlarla yol almak. Akrabalık bir şanstır ama dostluk bir seçimdir. Yanında samimi insanlar olduğunda, akrabalardan görmediğin desteği dostlarından bulabilirsin.

Yorumlar

  1. Konuyu çok içten ve samimi bir şekilde ela almışsınız, elinize sağlık:) blogunuza ilk defa geliyorum ama yazım tarzınız çok güzel, yeni yazılarınızda görüşmek üzere:)

    YanıtlaSil
  2. Nasıl da tanıdık tüm bu yazdıklarınız. Hele para için, miras için birbirine girenleri hiç anlamıyorum. Çok şükür paragöz yetiştirmedi rahmetli annem, babam bizi ama bazıları tam tersi. Bir komşum var yana yakıla anlatır bazen; çok genç yaşta, altı ay arayla annesini, babasını kaybetmiş, "Amcamlar vs. değil bize sahip çıkmak; elimizde olanı elimizden almaya çalıştılar" Yani nasıl bir şey bu? Ben isyan ediyorum böyle olmamalı insanlar. Bu vahşi ormanda yaşayan vahşi hayvanların kanunu...
    Ünlülerin çocuklarının da miras için nasıl birbirinin gözünü oyduğunu, mahkemelik olduğunu görüyorum...Özcan Deniz, vs. şu an aklıma gelmeyen isimler, bunlar bir de böyle bizler gibi ay sonunu zor getiren tipler değil, öyle olunca hele bir de ünlü oldukları için bir sürü evlilik yapmışlar, üvey çocuklar var hepsi daha adam ölmeden birbirlerine girmiş...
    Kısaca bu dünyadan nefret ettim...çıkarcılık, maddiyat almış yürümüş....
    Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok haklısınız. Para ve miras söz konusu olduğunda insanın en yakınındakilerin bile nasıl değişebildiğini görmek çok acı. Hele ki komşunuzun yaşadığı durum çok üzücü, tam da zor zamanda destek olması gereken insanların tam tersini yapması insanın yüreğini yaralıyor. 😔

      Ama yine de sizin de söylediğiniz gibi, önemli olan aileden nasıl bir terbiye aldığımız. Rahmetli anneniz, babanız sizi öyle yetiştirmiş ki bu değerleri koruyorsunuz. İşte asıl miras da bu bence… Maddiyat gelip geçiyor ama vicdan ve iyi kalmak kalıcı. 🙏

      Sil
  3. Hepimizin hayatında bu tür insanlar olmuştur diye düşünüyorum. Akraba hiç sevmiyorum. Her şeyi çok bilen, ne yaşadığını bilmeden konuşan insanları hiç sevmiyorum. Kimse sevmez. Yakın arkadaşım dediğim insanlardan kötülük görünce biraz mesafeli davranıyorum artık. Herkesle iletişim kurma taraftarı değilim kendi adıma o yüzden, geçen bir yazımda da belirtmiştim.
    Çok güzel yazmışsınız.
    Yazacak çok şey var ama sadece şunu diliyorum iyi kalpli insanlar için; hayat karşımıza iyi insanları çıkarsın😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız 🙏 Gerçekten herkesin hayatında bu tarz insanlar olmuştur. Hele ki “çok bilen” ama aslında hiç anlamayan insanlar… Onlardan uzak durmak bazen en büyük huzur oluyor. Ben de sizin gibi mesafeyi öğrendim artık. Çünkü insan kalbini kırdırdıkça olgunlaşıyor ama aynı zamanda kendini de korumayı öğreniyor. 😊 Dediğiniz gibi, umarım hayat yolumuza iyi niyetli, temiz kalpli insanlar çıkarır. Onlarla karşılaşınca zaten bütün yük hafifliyor 😀

      Sil
  4. Blog dünyasına hoş geldin kardeşim :) Kan bağı olsa da kalp bağının kurulmadığı yerde çok da ısrarcı olmamak. Bu söze bittim. Harika bir cümle olmuş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar